1 Mayıs 2010 Cumartesi

Legion (2010)


Karayip Korsanları, Grindhouse gibi filmlerin görsel efektlerini yapan ekipte yer alarak kendini ispatlamış Scott Steward'ın yazıp yönettiği Legion, vadettiği hiçbirşeyi bize sunamayan vasat bir film olarak tarihin tozlu raflarındaki yerini alıyor.

Zayıf oyuncu kadrosu, çok kötü yazılmış karakterleri, ilgi çekicilikten uzak hikayesi ile bir televizyon filminin ötesine ne yazıkki geçemiyor.

Filmi Astoria'da izledim. Astoria sinemalarının nasıl ayakta kaldığını çok merak ediyorum. Cuma akşamı koca salonda sadece 4 kişinin olması son derece enteresan. Bundan şikayetçi miyim? Elbette hayır. Boş salonda film izlemek çok keyifli.

Film ile ilgili anlatacak fazla birşey yok açıkçası. Şehirlerarası yolda ufak bir lokanta, yolda kalmış insanlar ve lokantayı basan zombimsi yaratıklar. Çok tanıdık değil mi? İşin içine  enteresanlık olsun diye melekler de katılmış ve Legion ismiyle önümüze çıkmış.

Legion'u belki son tercih olarak düşünebilirsiniz ama siz en iyisin onun yerine o paraya bir kitap alın ve kahvenizi yudumlayarak kitap okuyun, hem kendinize hem de tüm insanlığa daha faydalı bir iş yapmış olursunuz...

IMDB

4/10

28 Nisan 2010 Çarşamba

Bedelsiz Askerlik Var Da Bizim Mi Haberimiz Yok?

Bedelli askerlik tartışması geçtiğimiz haftanın heyecan yaratan gündem maddelerinden birisiydi. Başbakan'ın Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmeden beni hiç de şaşırtmayan bir cevap çıktı; "PKK terörü devam ettiği sürece bedelli askerlik olamaz." Mantıklı bir cevap tabi. Peki acaba zorunlu askerlik toptan mantıklı birşey mi? Hadi biraz beyin fırtınası yapalım.

Türkiye'de 18 yaşını geçmiş her erkek birey askerlik yapmak zorunda. Tekrar ediyorum ZORUNDA. Kaçarı yok. İster 1 gün, ister 28 gün, ister 16 ay. Kaçarı yok. Askerlik yapmak için uygun olmasanız bile askerlik şubesinde geçireceğiniz kafadan 2 gününüz var.

Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir durum aslında. 4 tarafı düşmanla çevrili(!) güzel yurdumda her erkek bomba atmayı, silah kullanmayı, yerleri silmeyi, pul yapıştırmayı, yaprak toplamayı bilmek zorunda.(Bu yazdıklarımı ben değil, askerliğini yapıp orada yaşadıklarını anlatanlar söylüyor.)

Ortada bir sorun var. Demokrasiden bahsediyorsak askerliğe gitmek isteyip istememek konusunda da insanların özgür bırakılması gerekmiyor mu? Askerlik yerine sosyal sorumluluk çalışması yapsak mesela? Artık kimse topla tüfekle savaş kazanmıyor. Uydular, lazerler gelişti sanki. Ekonomik güç de en az askeri güç kadar ülkeler için önemli bir duruma geldi.

Belirli bir yaşa gelmiş, belli bir eğitim almış insanı bir süreliğine hayattan soyutlayıp ülkene yardım et diye eline silah tutuşturmak demokrasi ise ben bir daha düşünebilirim demokrasinin doğruluğunu. Tabi bu konu demokrasi içinde ele alınmak zorunda da değil. Bu biraz kişisel özgürlük gibi.

Askerlik çok önemli bir meslek. Evet bir meslek. Her profesyonel meslek gibi askerliğin de profesyonel olması lazım. Askeriyenin zorunlu askerlik ile ucuz iş gücü kazandığını söyleyenler de var.

Hepimiz ülkemizi çok seviyorum, bugün bir savaş çıksa ülkesini savunmayacak bir kişi olabilir mi? Hemen her bireyin az biraz temel askeri eğitim almasında bir problem yok hatta çok da doğru. Mesela bunu her yıl bir haftasonunu bir eğitim kampında gerekli eğitimi alarak geçirsek daha mantıklı olmaz mı? Yurtdışında örnekleri de var. Ben askerliğimi yaptıktan 20 sene sonra savaş çıksa ben nasıl hatırlayacağım 20 sene önceki eğitimimi? Bu da bir sorun.

Türkiye'deki askerlik sistemi ile ilgili 5 sene içerisinde büyük adımların atılacağını düşünüyorum. PKK terörünün elimizi kolumuzu bağladığı bir gerçek. Ülkede bir terör sorunu olmasa askerlik bu kadar büyük bir problem de olmazdı diye düşünüyorum. Herşeye rağmen insanın güçlü bir orduya sahip olduğunu bilmesi, kendini güvende hissetmesini sağlıyor bu da yadsınamaz bir gerçek.