16 Şubat 2008 Cumartesi

DüşünSel

Camdan dışarı bakınca harika bir görüntü karşılıyor beni. Yağan bembeyaz kar, çatılarda kendine yer edinmeye çalışıyor.

Sımsıkı giyinmiş insanlar, dışarıya çıkmış ve bu karın güzelliğinden çok soğuğunu tadıyorlar. Kar öyle birşey ki, kötülük ve çirkinlikleri beyaz bir örtüyle kapatıp görünmez kılıyor. Ne zamanki o kar eriyor işte o an sakladıkları birer birer günyüzüne çıkıyor ve gerçeğ anlıyoruz. Eğer bir yerde yanlış birşeyler yapılmışsa siz onu ne kadar saklamaya çalışırsanız çalışın sonunda bir şekilde ortaya tekrar çıkıyor...

15 Şubat 2008 Cuma

DüşünSel

Uzun bir süredir Türkiye’de birinci gündem maddesi başı kapalı kızların üniversitelere girip giremeyeceği… Hükümetin bu konudaki tavrını Uganda’da yaşayan bir kabile şefi bile biliyor. Ana muhalefet partisinin tavrı da ortada… Kimine göre başı kapalı kızların üniversiteye girebilmesi özgürlük iken kimine gore bu alelen laiklik ilkesine dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne ters.

Konuyu tartışırken eldeki verileri ve tarihte yaşananları iyi değerlendirmek gerekiyor. Bu sorun Türkiye’nin başına yıllar yıllar once sarıldı. Bu kadar yıldır böyle giden birşeyi değiştirmeye çalışmak ve böyle bir otoriter sistemle değiştirmeye çalışmak ne kadar akla yatkın düşünmek gerekiyor. Eğer bu Türkiye için birinci derecede önemli bir sorun ise, bu sorunun için sivil toplum örgütleri, barolar, odalar, hükümet, sendikalar hep beraber herkese uygun bir çözüm üretse kötü mü olur? Hükümet yanına bir muhalefet partisini alıp “ben yaptım oldu” diyip istediği herşeyi yaparsa bu halk içinde huzursuzluk yaratmaz mı mı? BU düşünce tarzı huzursuzluktan başka birşey yapmaz. Bu kadar çabuk, sanki yangından mal kaçırır gibi sorunlar çözülmeye çalışılmamalıdır…

Toplumu ilgilendiren bir konuda toplumsal mutabakat şarttır…

14 Şubat 2008 Perşembe

DüşünSel

Merhabalar!!

Bugünden itibaren DüşSel başlığı altında güncel köşe yazılarımla karşınızda olacağım...

Türkiye öyle bir ülke ki dışarıdan bakan her insan farklı birşeyler görüyor. Ülkede yaşayan insanların da belirli sabit bir bakış açısı bulunmaması sanki ülke içinde bir karmaşa varmış gibi görünebilir ama aslında böyle birşey söz konusu bile değil. Bu topraklar tarihte hiçbir zaman tek bir ırka ait olamadı. Her zaman bir çeşitlilik söz konusuydu. Birçok ticaret yolunun anadoludan geçmesi belki de bunun en büyük nedenidir. Günümüzde bu ticaret yolları kalmamış olsa da yıllarca yerleşmiş olan çeşitlilik bugün de bu topraklarda varlığını sürdürüyor.

Türkiye'de çok partili sisteme geçildiğinden beri ülke kutuplaştırılmaya çalışıldı. "Bizden değilsen onlardansın" fikri halka aşılanmaya başladı ve bugün bile bunun sonuçlarını görebiliyoruz. Sağ, sol ayrımı, laik şeriatçı, askeri sivil gibi birçok kutup oluşturulup halkın birlik bütünlüğü parçalanmaya çalışıldı. Geyşaları bilirsiniz. Kadın casuslar... Düşman ulusun içine bir şekilde sokulur ve içten çökertilmeye çalışılır. Türkiye de yılardır bu geyşa kılığındaki insanlarla uğraşıyor. Her dönem bu kıyafeti farklı kutuplardan birileri giydi ama yapılan işlem eninde sonunda hep aynıydı. Kutuplaştırmak...